“Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe, aslâ birr’e (yani hayrın kemâline) erişemezsiniz. Her ne infâk ederseniz; şüphesiz Allah, onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmrân, 92) buyrulmuşken, elimizdeki imkânların ne kadarını kendimiz için, ne kadarını da bizim dışımızda olan fakat bize zimmetli bulunan kardeşlerimiz için sarf ediyoruz? Zira İslâm âlimleri, yeryüzünün herhangi bir bölgesinde zulüm gören, esir olan veya […]
Hazret-i Nûh -aleyhisselâm-, gemiye binmeden önce kendisine öğretilen şu duâ vesîlesiyle selâmet içindeydi: فَقُلِ الْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي نَجَّانَا مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ. وَقُلْ رَبِّ أَنْزِلْنِي مُنْزَلاً مُبَارَكًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْمُنْزِلِينَ “…«Bizi zâlim milletten kurtaran Allâh’a hamd olsun! Rabbim! Beni bereketli bir yere indir! Sen ağırlayıp ikrâm edenlerin en hayırlısısın.» de!” (el-Mü’minûn, 28-29) NUH TUFAN’I NE ZAMAN […]
Son nefes hususunda peygamberler hâricinde hiç kimse teminat altında değildir. Bu sebeple mü’min, ömrü boyunca havf ve recâ (korku ve ümit) duyguları arasında: “Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine kulluk et!” (el-Hicr, 99) âyet-i kerîmesinin sırrına ermeye çalışmalıdır. Nitekim insan, her an devam ettirdiği kulluk vesîlesiyle Hakk’a dostlukta mesâfe alır. Hakk’a kulluğu hayatın son demlerine […]
Âhiret azığımızın tedâriki demek olan amel-i sâlihler için dem, bu demdir. Hadîs-i şerîflerde, sahip olduğumuz nîmetlerden tek tek hesaba çekileceğimiz hatırlatılarak, o nîmetler husûsunda gafletten sakınmamız şöyle telkin edilmektedir: “Hiçbir kul, kıyamet günü ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne yaptığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, vücûdunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bir adım dahî atamaz.” (Tirmizî, Kıyamet, 1/2417) Kundakla teneşir arasında inişli çıkışlı, […]
Aşere-i Mübeşşere, Peygamber Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem- tarafından cennete girecekleri daha hayatta iken kendilerine müjdelenen on sahâbîden ibârettir. Kaynaklarda “el-aşeretü’l-mübeşşere”, “el-mübeşşerûn bi’l-cenne”, “el-aşeretü’l-meşhûdü lehüm bi’l-cenne” gibi ifadelerle anılan bu on sahâbî: Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali, Hazreti Talha b. Ubeydullah, Hazreti Zübeyr b. Avvâm, Hazreti Abdurrahman b. Avf, Hazreti Sa‘d […]
Allâh’ın mahlûkâtına merhamet ve infak, Allâh’a muhabbetin en güzel göstergesi, lutfettiği nîmetlerine karşı da en güzel bir şükür ifâdesidir. Rabbimizin lutuf ve merhametine muhtaç olduğumuz kadar, biz de O’nun muhtaç kullarına ve bütün mahlûkâtına karşı cömert ve lutufkâr olmak zorundayız. Zira onlar, bizler için bir imtihan vesîlesidirler. Hadîs-i kudsîde buyrulur: “Ey Âdemoğlu! İnfâk et ki, […]
İmâm Şâfiî Hazretleri buyurur: “Sana başkalarından söz getiren, senden de başkalarına götürecektir. Memnun ettiğinde; seni, sende olmayan vasıflarla öven kişinin, kızdırdığında da senin hakkında sende olmayan kötülükleri sayıp dökeceğinden şüphen olmasın.” Gıybet, çok hassas ve geniş bir mevzûdur. Bir kardeşimizin fizikî yapısı, ahlâkı, malı, çocukları, akrabâsı, eşyâsı, oturması, kalkması, konuşması, alışkanlıkları vs. hususları onun hoşlanmayacağı şekilde sözlü […]
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bütün günahların kaynağının kibir, hırs ve hased olarak bildiriyor. İşte o Hadi-i Şerif ve açıklaması. Kalb, Allâh yoluna temâyül ettirilmez ve zikir ile temizliğe tâbî tutulmaz ise, kararır, kötülüğü emreder hâle gelir. Âyet-i kerîmede buyrulur: أَلاَ بِذِكْرِ اللهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ “…İyi bilin ki gönüller ancak Allâh’ın zikri ile […]
Cenâb-ı Hakkʼın sevgisine ulaştıracak vesîlelerin en büyüğü, Allâhʼın en sevdiği kulu olan Habîbullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼin sünneti üzere yaşamaktır. Zira Oʼnun söz, fiil ve hâlleri; murâd-ı ilâhîyi ifâde eden Kurʼân-ı Kerîmʼin canlı bir tefsiri mâhiyetindedir. Bu itibarla Allâhʼın Habîbiʼnin gönül dokusundan hisseler alarak gücümüz nisbetinde Oʼnu örnek almaya gayret etmemiz, Cenâb-ı Hakkʼın sevgisine […]
Şebnem Dergisi’nin Nisan sayısında kaleme alınan yazıda “sabır, şükür ve rızâ” konularına değiniliyor. İBRAHİM EDHEM İLE KABİLE REİSİNİN DİYALOĞU Büyük velîlerden İbrahim Edhem Hazretleri, hacca gitmeye karar verir ve yaya olarak yola çıkar. Yolda giderken, cins devesi üzerine kurulu, mağrur bir kabîle reisine rastlar. Reis, İbrahim Edhem Hazretleri’nin yaşlı hâliyle tek başına yola çıkmış olmasına […]
Peygamber Efendimizin: ”Ehl-i Beyt’imi de beni sevdiğiniz için sevin” buyruğundaki övgüsüne mazhar olan Ehl-i Beyt kimdir? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi Ehl-i Beyt’i anlatıyor. Ehl-i Beyt, bir evde yaşayan âile fertleri mânâsına gelir. Peygamber Efendimiz’in âile fertlerinin tamâmını ifâde etmektedir. Bu mânâda Ehl-i Beyt; Rasûl-i Ekrem Efendimiz ve âilesi, Ali, Câfer, Akîl, Abbâs ve âileleridir. Rasûlullâh -sallâllâhu […]
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Kurân-ı Kerim’i nasıl okuduğuna dair Hadis-i Şerifleri istifâdenize sunuyoruz. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Kur’ân-ı Kerîm’i vakar ile, tâne tâne ve duygu derinliği içinde okurdu. Âyet-i kerîmelerin mânâları üzerinde tefekkür eder ve emirlerini derhâl hayâtına tatbik ederdi. Allâh’ı tesbîh etmekten bahseden âyetlere gelince; “Sübhânallah” gibi tesbîh ifâdeleriyle Allâh’ı noksanlıklardan […]
Namazın beden ve kalb âhengi içinde kılınması zarûrîdir. Ancak böyle bir namaz mü’mini fahşâ ve münkerden koruyabilir. İBÂDETTE HUŞÛ ZARURÎ Kalbin hastalıklardan temizlenebilmesi için ibâdetleri huşû ile yapmaya gayret etmek îcâb eder. Zîrâ Cenâb-ı Hak huşûsuz bir ibâdeti istememekte ve şöyle buyurmaktadır: “Vay o namaz kılanların hâline ki onlar namazlarından gâfildirler.” (el-Mâûn, 4-5) Müfessir Elmalılı […]
Xanî’ye göre Kürdler Newroz’u İslam şeriatı ve Hazret-i Peygamberin sünneti çerçevesinde kutlamış, haramlardan sakınmışlardır. Kürd toplumunun bağrından çıkmış, cihanşümul bir İslam âlimi olan Bediüzzaman da Newroz gününe önem vermiştir. Büyük şair ve fikir adamı Abdurrahim Rahmi (1890 – 1958), Rusya’da esir bulunduğu yıllarda baharın gelişini şu dizelerle karşılar: “Buhar hat, şîn bûn giya Cil […]
Rabbimizʼin rahmet ve merhameti, gazabına gâliptir. Yani O, cezâyı hak eden nice günahkâr kullarını, samimî bir tevbeyle affeder ve yine kullarının küçücük iyiliklerine bile, şânına yaraşan bir cömertlikle bol bol ecir ihsân eder. Mü’min de dâimâ bu rahmet üslûbuyla hareket etmeli; helâk edici değil, ihyâ edici ve yeşertici bir rûha sahip olmaya çalışmalıdır. Mü’min Cenâb-ı Hakk’ın Rahmân […]
Rabbimizʼin rahmet ve merhameti, gazabına gâliptir. Yani O, cezâyı hak eden nice günahkâr kullarını, samimî bir tevbeyle affeder ve yine kullarının küçücük iyiliklerine bile, şânına yaraşan bir cömertlikle bol bol ecir ihsân eder. Mü’min de dâimâ bu rahmet üslûbuyla hareket etmeli; helâk edici değil, ihyâ edici ve yeşertici bir rûha sahip olmaya çalışmalıdır. Mü’min Cenâb-ı Hakk’ın Rahmân […]
Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, bugünkü yazısında İslam’ın bir fedâkârlık dini olduğunu belirterek tarih sahnesinde kazanılan zaferlerin Allah için yapılan fedâkârlıklar neticesi ile olduğuna işaret ediyor. Zira Çanakkale savaşı bunun en muhteşem örneğidir. İslâm fedakârlık dînidir. Âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak: “Allah müʼminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine (verilecek) Cennet karşılığında satın almıştır…” (et-Tevbe, 111) buyurmaktadır. […]